Kadın Toplulukları ve İklim Krizi Çalıştay Raporu

AB ve Hrant Dink Vakfı’nın destekleri ile Türetim Ekonomisi Derneği ve Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nin bir arada yürüttüğü Kadın ve İklim Projesi (KAD.İM) kapsamında 2-3-4 Temmuz’da online platform üzerinden Kadın Toplulukları ve İklim Krizi Çalıştayı gerçekleştirildi.

Günün açılış konuşmasını Türetim Ekonomisi Derneği başkanı Dr. Uygar Özesmi ve Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği başkanı Süheyla Doğan yaptı. Açılış konuşmalarının ardından oturumlar başladı. İlk oturumda Aysun the Sütçü ekibinden Aysun Sökmen ve Önemsiyoruz Sosyal Girişimi’nden Gözde Şekercioğlu, dayanışma meselesi üzerine konuştu. Aysun Sökmen’in 8100 Komşuluğu adını verdiği girişimin Türkiye’de uygulama alanlarının yaygınlaştırılması ve uygulamanın kendisi üzerine bir sohbet gerçekleştirdi. Sohbeti takiben birbirine yakın çevredeki üreticilerin ve türeticilerin ekonomik ve sosyal dayanışmayı nasıl mümkün kılınabileceğine dair tartışma oturumu gerçekleştirildi.

Tartışma oturumunda türeticiler ve üreticiler arasında ekonomik ve sosyal dayanışmayı mümkün kılınması için: üreticinin, türeticileri sahiplenmesi; onlardan alışveriş yaparak desteklemesi ve bu sayede üreticinin üretimine devam ederken türetici de adil ve iyi ürünler kullanmasının önünün açılabileceği dile getirildi. Ayrıca üreticiler için tedarik zincirlerinin kısaltılması ve kollektif üretimin yapılması konusu tartışıldı. Yerelde olan üreticilerin yerel halk tarafından sahiplenilmesi ve yerelleşmenin önemini insanlarda bilinç uyandırması adına çalışmalar yapılması gerekliliği konuşuldu.

Günün ikinci oturumunda S.S. Afşar Balam Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi’nden Figen Ar ve Otama Kırkpınar markasından Merve Özkorkmaz gezegene olan olumsuz etkileri azaltabilmek adına ve hatta iklim krizinin etkilerini azaltabilmek adına işletmelerinde kurdukları sistemlerdeki iyi uygulamalardan bahsetti. Figen Ar, üretim alanlarının elektriğini karşılamak için çatılarına kurdukları güneş panellerinden, üretimde zehirli kimyasal kullanmayı reddettikleri için yaptıkları solucan gübresi uygulamlarından bahsederken Merve Özkorkmaz, atık yağları değerlendirerek yaptığı arap sabunundan, mahalle dayanışması olarak başlattığı kullanılmayan kavanoz çağrısından, plastik kullanmayı reddettiği için başlattığı PlastiksizKargo hareketinden söz etti.

Konuşmaların ardından başlatılan tartışma oturumunda, iklim krizinin etkilerini azaltacak yöntemlerin uygulanmasının yolları ve bu uygulamaların nasıl yaygınlaştırılabileceği ele alındı.

Bireysel olarak üzerimize düşenler; satın aldığımız ve kullandığımız şeylerin gezegene zararsız olanlardan seçmek, adım adım kendimizi değiştirmek, hepimizin belli etki alanları olduğunun farkına varmak, sosyal medya ya da yüzyüze kanalları kullanarak bunu sürekli gündem yapmak olduğu dile getirildi. Bireysel etkinin sanılanın aksine çok büyük, davranışlarımızı değiştirmenin pozitif katkısının farkına varılması gerekliliği katılımcılar tarafından dile getirildi. Bunların dışında sorunun asıl kaynağı olan kurum kuruluş ve hükümetlere karşı hareketler geliştirmek gerektiği; karar alıcıların da doğa dostu uygulamaları teşvik etmesi ve kolaylaştırması üzerine tartışıldı.

Programın ikinci günü Good4Trust.org ekibinden Berk Butan, Ravandalı Kadınlar’ı temsilen Emel Yılmaz ve Yırca Hanımeli ekibinin adil ekonominin mümkünlüğü ve toplulukların kendi içlerinde daha önce deneyimledikleri adil ekonomi pratikleri üzerine gerçekleşen sohbet ile başladı. Berk Butan, neden adil ekonomiye ihtiyaç duyduğumuzdan, adil ekonomiyi yaygınlaştırmak için üretici türetici arasındaki ilişkilerin kuvvetlenmesi gerekliliğinden ve üretim süreçlerinin şeffaflıkla ve adil olarak yürütülmesi gerekliliğinden bahsetti. Emel Yılmaz, üretici olarak türeticilerin kendilerini desteklemeleri, üreticilerle iletişim halinde olmalarının hem üretim için hem de iç dinamiklerinin ve mental olarak daha iyi hissetmelerindeki öneme vurgu yaptı. Yırca Hanımeli ekibi, üretimde karşılaştıkları zorluklara adil ekonomi pratikleri ile mücadele ettiklerini, dayanışma kültürü sayesinde işletmelerinin güçlendiğinden bahsetti.

Konuşmanın ardından başlayan tartışma oturumunda, topluluklar arasında ticari işbirlikleri oluşturmanın yollarının neler olabileceği konuşuldu. Hem üreticinin hem de türeticinin en ucuza alma fikrinden vazgeçmesi gerekliliği dile getirildi. Bunun en temel nedeni ucuz ürün talebi artışının ucuz hammaddeye bu durumun da hem insanı hem de doğayı sömüren bir sonuca vardığı aktarıldı. Bu oturumdaki katılımcılardan da bir kez daha türeticinin üreticiyi desteklemesinin üretici için önemi vurgulandı. Üretici desteklendiği sürece kendi gibi üretim yapan farklı üreticileri destekleyerek ağlar oluşturabileceği dile getirildi. Ayrıca adil üretim yapan üreticiler arasında kurulan ticari işbirliklerinde birbirlerini gözetmenin önemi vurgulandı. Daha fazla kişiye erişim sağlayabilecek üreticilerin görece daha küçük kitleye erişim sağlayabilen üreticinin ürününü alıp kendi kitlesine eriştirebileceği ancak bunu yaparken yüksek kar gözetmemesi gerektiği aktarıldı. Üreticiler arasında işbirlikleri için bir iletişim portalı olmasının daha önce konuşulan konulara çözüm olabileceği ve işbirliklerini kolaylaştıracağı dile getirildi.

Günün ikinci oturumunda, Zeynep İlhan ve Özlem Atabaş ile sosyal girişimlerde iklim krizi etkilerini azaltmak için yaptıkları uygulamalar incelendi. Ürünleri tasarlarken ve üretirken hem üretim hem kullanım hem de kullanım sonrası süreçlerinin tasarlanması ona göre uygun hammadde ve paketleme tercih edilmesi gerekliliği dile getirildi. Özlem Atabaş, yaptığı atıştırmalıklardaki süreç tasarımı deneyimini aktarırken Zeynep İlhan daha önce yürüttüğü zehirsiz temizlik ürünleri projesindeki deneyimini aktardı.

Konuşmanın ardından başlayan tartışma oturumunda, iklim krizinin kadınlar ve farklı gruplar üzerindeki etkileri ve bu etkileri azaltmanın yolları konuşuldu. İklim krizinin farklı grupları farklı derecelerde etkilese de herkesi bir şekilde etki edeceği fikrinde katılımcılar hemfikir oldu. Bu nedenden dolayı dil, din, cinsiyet gibi ayrıştırıcı durumları bir kenara bırakarak hep birlikte bir şeyler yapmanın önemi dile getirildi. Karar alıcılara etki edebilecek grup veya kişilerin fikirlerini paylaşımları, bireylerin kendi kendilerine yapabilecekleri uygulamaları göz ardı etmeden yapmaları gerekliliği konuşuldu. Hem bireysel önlemleri hem de toplumsal önlemlerle ancak iklim krizinin etkilerini azaltabileceğimiz; bunun için öncelikle alışkanlıklarımızı sorgulamamız ve değişimler yapmamız gerekliliği konuşuldu.

Programın son günü, proje kapsamında çekilen belgesel filmi gösterimi ile başladı. Gösterim Türetim Ekonomisi Derneği’nin Youtube kanalı üzerinden gösterildi. Gösterim sonrası belgesele dair geri bildirimler alındı. İzleyiciler, toplulukların hikayelerinin, üretim süreçlerinin ve mücadelelerinin kendilerine duygusal anlar yarattığını dile getirdi.

Gösterimin hemen ardından başlayan tartışma oturumunda kadın topluluklarının görünürlüğünün artırılması için neler yapılabileceği tartışıldı. Belgesel sonrası KAD.İM toplulukların ne kadar ilham verici olduğu dile getirildi. Kadın topluluklarının dışarıdan nasıl göründüğü/algılandığı tartışıldı ilk önce. Dışarıdan görünen ve içeride olan arasında bir miktar uçurum olduğu, dışarıdan sempatik geldiği ancak içeride erkek egemen toplumdan kaynaklı zorluklar olduğu topluluk temsilcileri tarafından dile getirildi. Katılımcılar, kadın topluluklarının kendilerini samimi ve çekinmeden anlatması gerekliliğini, ısrarlı olmalılarının önemini, kendilerine inanıp ısrarcı olduklarında da erkek hegemonyasından da destek aldıklarını dile getirdi. Yereldeki direnişler, sivil toplum toplantıları, toplumsal duyarlılık konularında kadınların daha çoğunlukta olduğuna dikkat çekildi. Bu durumun birçok kişiye ilham verici, kadın toplulukları üzerinde pozitif yönde bir algı oluşturduğu ve her şeyden öte umut verici olduğu dile getirildi. Görünürlüğün arttırılması için ciddi insan kaynağı problemi söz konusu olduğu dile getirildi. Çoğu kadın topluluğunda bir kişi birden fazla iş yaptığı ve görünürlük üzerinde durulamadığı dile getirildi. Toplulukların hikayelerinin mutlaka sosyal medya araçları ile dışarı aktarılması gerekliliği konuşuldu. Ayrıca ürünlerde kendilerini tanıtan ibarelere yer verilmesinin önemine dikkat çekildi: ürünlerde farklılaşma, doğa dostu yöntemlerle ve kadını güçlendiren bir yapı olmalarının aktarılması gerekliliği dile getirildi. Türeticilerle temas noktalarının geliştirlmesi gerektiği dile getirildi. Örneğin kargo kolilerine kendilerini tanıtan broşürler koymaları, ziyaret eden misafirlere deneyim atölyelerinde süreçlerini deneyimlemelerini sağlamak. Dijital okur yazarlık genel olarak kadın topluluklarında yeterli olmadığı ve bu konuda desteklenmeleri gerektiği sonucuna varıldı. Toplulukların çalışmalarının anlatıldığı bültenlerin podcast formatı gibi yeni nesil iletişim yöntemlerinin kullanılmasının ilham verici olabileceği konusuna değinildi.

Çalıştayın son oturumunda proje kapsamında Önemsiyoruz ekibi ile yapılan işbirliğinden doğan harita incelendi. Harita ile birlikte çalışmayı somutlaştırmak üzere toplulukların birbirini tanımalarına, birbirlerinin ürettiği ürünler hakkında bilgi sahibi olmalarına ve birbirleriyle işbirliği yapmalarına alt yapı olması hedefi ile oluşturuldu. Böylelikle toplulukların, ihtiyaçları olan hammaddeyi hangi toplulukların ürettiği, bulundukları il çevresinde hangi toplulukların olduğunu dolayısıyla işbirliği oluşturabilecekleri görünür kılınacak. Açık kaynak olan bu harita, topluluk dışındaki kullanıcıların da kendi ihtiyaçları için arama yapabilmesine ve böylelikle üreticilere doğrudan ulaşmasına olanak sağlıyor.

Haritaya dair bilgi aktarımından sonra projenin devamlılığı için kurulması planlanan kadın toplulukları dayanışma ağı değerler listesi tartışmaya açıldı. Daha önce topluluklarla yapılan görüşmelerde dile getirilen durumların yazılı ifadeleri tartışıldı. Yazılan maddelerde değişiklik yapılması veya yeni maddeler eklenmesi ile ilgili olarak görüşler sunuldu. Ve değerler listesi nihai hale getirildi.

Çalıştay sonuç bildirgesi: KAD.İM Dayanışma Ağı Değerler Listesi oldu.

Çalıştay oturumlarından genel elde edilen çıktılar:

  • Üretim ve ürün geliştirme gibi konularda topluluklar arasında dayanışma yapılması;
  • Dayanışma ağının ilerleyen süreçlerinde ortak satın alımlar için yollar geliştirilmesi;
  • Bir iletişim kanalının gerekliliği;
  • Mevcut web sitesi fonksiyonlarına ilaveten Kadın Kooperatiflerinin kendi çalışmalarını, başarılarını, ürünlerini, yeni iş birliği fikirlerini, ilanlarını paylaşabilecekleri menü/sayfa eklenmesi; bu sayede her bir topluluk kendi haberini siteye yükleyebilecek ve haberlerini paylaşabilecek. Böylelikle kooperatifler birbirlerinden haberdar olacakları derli toplu bir alan olabileceği dile getirildi.